WorldFood Istanbul’a Girişimcilik Ekosistemi Damga Vurdu

Türkiye’nin gıda ve gastronomi kültürünü dünyaya duyuran, Uluslararası Gıda Ürünleri Teknolojileri Fuarı – WorldFood İstanbul, ikinci gününde ilgi çekici panellerle sektörün nabzını tutmaya devam etti.

  • 04 Eylül 2022
  • WorldFood Istanbul’a Girişimcilik Ekosistemi Damga Vurdu için yorumlar kapalı
  • 276 kez görüntülendi.
WorldFood Istanbul’a Girişimcilik Ekosistemi Damga Vurdu

Türkiye’nin gıda ve gastronomi kültürünü dünyaya duyuran, Uluslararası Gıda Ürünleri Teknolojileri Fuarı – WorldFood İstanbul, ikinci gününde ilgi çekici panellerle sektörün nabzını tutmaya devam etti. 

 

Hyve Group tarafından düzenlenen ve 1 Eylül’de TÜYAP’ta kapılarını açan WorldFood Istanbul Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı, 30.yılında bir rekora imza attı ve ilk günü 9.200 kişinin ziyareti ile kapattı. Gıda sektörünün uluslararası buluşma platformu olan fuar, sektördeki son ürün, hizmet ve teknolojilerin sergilenmesine, yerli üreticilerin ve girişimcilerin desteklenmesine öncülük ediyor.

 

WorldFood Istanbul 2022; İHBİR ile olan güçlü iş birliği ve ihracatta oldukça etkin bir rol oynayan Alım Heyeti Programı çerçevesinde Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkeleri (MENA), Balkan ülkeleri, CIS ülkeleri, Güney & Kuzey Amerika ülkeleri, Güneydoğu Asya gibi önemli bölgelerden ağırlıklı olmak üzere 77 ülkeden 600'den fazla davetli satın alma profesyonelini İstanbul’da ağırlıyor. Gıda sektörünün her alanından katılımcı ve ürünlerin yer aldığı, oldukça geniş bir ürün yelpazesini hem satın almacılar hem de ziyaretçilerle buluşturan fuar, toplamda 25 ülkeden 800’e yakın katılımcıya yeni iş birliği anlaşmaları fırsatları sunuyor. WorldFood Istanbul’un bu yıl 1 milyar Euro’luk iş hacmi yaratması hedefleniyor.

 

Gıda Sektörünün İtici Gücü: Girişimciler

 

“Gıda Dünyasının Türkiye Buluşması” niteliği taşıyan ve bugüne kadar Türk gıda sektöründeki en son ürün, hizmet ve teknolojilerin sergilenmesine öncülük eden WorldFood Istanbul, oturumların yanı sıra konferans programıyla da sektördeki değişime ve gelişime öncülük ediyor.

 

İkinci günün son oturumunda “Gıda Sektörünün İtici Güçleri: Girişimcilik, Sosyal Fayda ve İnovasyon” başlıklı panelde, Topraktan.co Kurucusu Gülşah Seyhan, Hepsiburada Ticari ve Sosyal Projeler Koorinatörü Duygu Aktaş ve Migros Ticaret A.Ş. Pazarlama İş Geliştirme & “Sadece Migros’ta” Direktörü Sena Erol Özdemir, Gazete Oksijen Yazarı Bahar Akıncı moderatörlüğünde girişimcilere verdikleri destekler konusunda kurumsal vizyonlarını paylaştılar.

 

EWA Programı hakkında dinleyicilere bilgiler veren Topraktan.co Kurucusu Gülşah Seyhan, “EWA Programı gıda ve tarım girişimcilerinin, girişimcilik yolculuklarında fikirlerini ve işlerini hızlandırması amacıyla tasarlanmış bir programdır. Temelinde inavasyonu barındıran içinde tarım gıdada bugünün ve geleceğin teknolojilerine çalışan girişimciler için bir hızlandırma programı.” dedi.

 

Seyhan, "Empowering Women in Agrifood – EWA" programının 2020-2021-2022 kadın girişimcilerinin WorldFood Istanbul’da yer aldığını belirtirken, girişimcilik ekosistemi hakkında da bilgi verdi. 

 

Kadın girişimcileri destekleyen ilk e-ticaret platformu olduklarına dikkat çeken Hepsiburada Ticari ve Sosyal Projeler Koorinatörü Duygu Aktaş, “Mayıs 2017’de Mayıs başlattığımız programımız bugün 32 binden fazla kadını e-ticaret ile buluşturduk. Bunun yanında bugün 132’den fazla kadın kooperatifi HepsiBurada sayesinde ilk defa e-ticaret ile tanışmış ve dijitalleşmiş oldu. Kadınlara yapmış olduğumuz bu proje ile beraber Birleşmiş Milletler Kalkınma Hedefleri’nin ve Birleşmiş Milletler WEBS imzacısı olduk." dedi. 

 

2021 yılının temmuz ayında hayata geçen HepsiTürkiye’den programını anlatan Aktaş, “Ülkemizde üreten ve satan işletmeci, kobi, kadın kooperatiflerini 81 ile 971 ilçeye, ürünlerini tek tıkla ulaştırıp HepsiBurada’nın pazarlama gücünden ve tanıtım gücünden yararlanmalarını sağladık.” ifadelerini kullandı.

 

M Life ve Anadolu Lezzetleri markalarını tanıtan Migros Ticaret A.Ş. Pazarlama İş Geliştirme ve “Sadece Migros’ta” Direktörü Sena Erol Özdemir, “M Life ve Anadolu Lezzetleri bizim kendi özgün markalı ürünlerimiz, çok yoğun bir kalite desteği ile ürettiğimiz ürünler. M Life tarafı daha sağlıklı yaşam trendini destekleyen ürünlerden oluşuyor. Bunun altında organik, glutensiz, sınırlı kalorili gibi pek çok farklı ürün gamı var. Anadolu Lezzetleri ise 2014 senesinde hayata geçirdiğimiz, üstüne çok çalıştığımız bir marka. Anadolu çok yoğun bir kültür hazinesidir. Bu hazine kendisini en fazla Anadolu’nun zengin mutfak kültüründe gösteriyor. Biz de bu ürünleri bulabilmek, kaybolmuş değerlerimizi tekrar canlandırmak, o kayıp lezzetleri bulmak, ustaları bulmak, atalık tohumları bulmak ile ilgili bir yolculuğa çıktık. Projenin ilk başında Türkiye’nin her tarafını gezdik. Geldiğimiz nokta itibariyle pek çok kayıp lezzeti, atalık tohumu ve ustayı bulduk ve pek çok mağazamızda bu ürünleri sergiliyoruz. Amacımız aldığımız yöredeki ekosistemi canlandırmak hem de yeni nesillere bu lezzetleri tattırmak.” dedi.

 

Sosyal fayda ve sürdürülebilirlik anlamında çok farklı alanlarda çalışmalar yaptıklarını belirten Erol Özdemir, “Tarımsal sürdürülebilirlik bizim için çok kıymetli, kadın da öyle. Biz sosyal sorumluluk başlıkları yazdığımızda en başa tarımı ve kadını yazıyoruz. Bu ikisinin birleştiği oluşum çok daha motive edici oluyor. KAGİDER ile birlikte tarımda kadın girişimci destekleme programını hayata geçirdik.” dedi.

 

Gastronomi Turizmini Uzmanları Anlattı, Sürdürülebilirliğe Dikkat Çekti

 

Fuarın üçüncü gününde düzenlenen “Gastronomi Turizmi Uzmanları ile Söyleşi” kapsamında Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe yönetiminde, Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim ve Çevre Mühendisi Doç. Dr. Efsun Dindar ile Şef, Yemek Kitabı Yazarı ve Menü Danışmanı Jale Balcı eşliğinde, sınırlı sayıda ziyaretçi ile deneyim odaklı Özel Fuar Turu gerçekleştirdi.

Sürdürülebilir bir biçimde gıdaya erişimin önemine dikkat çeken Balcı, iyi gıdaya sahip olmanın talep etmekle başladığını altını çizdi. İnsanların talepleri ve bakış açılarının değişmesi ile, sunulanın da değişeceğine vurgu yapan Balcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Kültürü sürdürmede sıkıntı var. Çünkü kadını unutuyoruz. Aslında bizleri ayakta tutacak kadınlardır. Evlerde yemeği yapan kadınlardır. Kültürümüzün devam etmesini istiyorsanız, kadın kooperatiflerine destek vermenizi şiddetle öneriyorum; onların ürünlerini alın. Restoran veya otellerin de aynı yaklaşımla ilerlemeleri gerekiyor.”

 

Sürdürülebilirlikte en önemli konunun sağlıklı gıdaya nasıl ulaşılacağı olduğuna dikkat çeken Dindar, çiftçiye destek verilmesi halinde, bu alanda önemli mesafe katedilebileceğini paylaştı. İklim değişikliğinin tarımsal üretim için bir tehdit olduğunu belirten Dindar, “Şu an 1,2 derece olan küresel ısınmanın 2 dereceye ulaşması, tarlada üretim yapılamayacağı anlamına gelir. İçtiğiniz temiz suyu içemeyeceğimiz, soluduğumuz zaman artık temiz hava soluyamayacağımız bir yoldayız. Sürekli bir tüketim olarak süren bu düzen, yarın nasıl devam edecek? Üretmek için temiz suya, temiz havaya ve temiz toprağa ihtiyacınız var. Toprağımız temiz değilse, arıtılmamış atık sularla sulanıyorsa, daha çok verim elde edilsin diye bilinçsizce kimyasal kullanılmaya devam edilirse siz yediğiniz besinin sağlıklı güvenli olduğunu iddia edebilir misiniz?” yorumları sağlıklı gıdaya erişime ilişkin endişeleri dile getirdi.

 

Çevrimiçi Alan, KOBİ’leri Ayakta Tuttu

 

Gıda Teknolojisi ve Tarımda Değişim Yaratan Kadın Girişimciler ile Tanışın” başlıklı günün son oturumu, Cansu Canan Özgen yönetiminde, CarrefourSA Kategori Genel Müdür Yardımcısı Murat Dinçer ve Alibaba.com Türkiye Pazarlama ve Müşteri Memnuniyeti Yöneticisi Sinem Salihoğlu’nun katılımı ile gerçekleştirildi.

 

Sadece pandeminin değil, yeni normalin de insan hayatına pek çok getirileri olduğunu, kalıcı etkilerle yaşamın dönüşmesinin ticareti de dönüştürdüğünü belirten Salihoğlu, “2021 yılı ticaret için çok zor bir yıldı. Globalde, tedarik zincirinde kırılmalar yaşandı. Bugün orta ve yüksek ölçekli yatırımlarda iki tane ana konu var; Lojistik maliyetleri ve bizim de büyük ölçüde zorlandığımız enflasyon. Bütün araştırmalar, bu iki başlığın KOBİ’lerin işlerini etkilediğini ama geleceğe umutla baktıkları yönünde. Bugün b2b ticaret 14.9 milyar dolarlık bir hacme sahip. Karşılaştırmak adına, perakende tarafına göre 5 kat daha büyük bir sektör. B2b ile daha fazla KOBİ çevrimiçine yöneldi; kendi mağazalarını açmaya, internet sitelerini kullanarak yoluna devam etmeye çalışıyor.” dedi.

 

Visa’nın yaptığı, global bir araştırmaya dikkat çeken Salihoğlu, KOBİ’lerin pandemide nasıl ayakta kaldıkları sorusuna, katılımcıların 52’sinin çevrimiçi alışverişlerin bu süreçte büyük bir pay oluşturduğunu söylediğini aktardı. Salihoğlu, sözlerine şöyle devam etti: 

 

“90’ı, ayakta kalmalarının tek sebebinin çevrimiçi olarak var olmaları olarak belirtti. Gerçekten büyük bir etkisi oldu dönüşümde. KOBİ’ler, çevrimiçi ve çevrimdışının yaklaşımını harmanlayarak kendilerine yeni bir dönüşüm yaratmaya başladılar. Bence bu çok önemli bir trendin başlangıcı oldu. Dünyanın genelinde pek çok alıcıya ve satıcıya ulaşabilmesi adına e-ticaret siteleri ve bizim gibi çevrimiçi platformlar pek çok avantaj sağlıyor.”

 

CarrefourSA’nın Pandemi Sonrası Müşteri Denkleminde Çevrimiçinin Önemi

 

Ardından söz alan CarrefourSA Kategori Genel Müdür Yardımcısı Dinçer, pandemi ile birlikte aşırı taleplerin, tedarik zincirlerinin taleplere ne oranda karşılayıp karşılayamadığını görmelerine imkan tanıdığını belirtti. Dinçer, sözlerine şöyle devam etti:

 

“Pandemi döneminde değişen tüketici dengeleri ile tedarik zincirinde yaşananlar, aslında tedarik zincirinin gelişim alanlarını tespit etmesini sağladı. O dönem yaşanan sıkıntı, dünyadaki tüm perakendeciler için ortak bir konuydu. Müşteri markete gelememesine rağmen çevrimiçi olarak istediği ürüne ulaşmak istiyordu. Herkes gibi biz de başında sendeledik. Kapasiteyi arttırabilmek üzerine bir formül yarattık. Müşterinin daha çok ihtiyacı duyduğu şeyleri gruplamaya çalıştık. 100 çeşidi sürekli sağlayamadık ama 10 çeşidi sürekli sağlanabilir halde tuttuk. Böyle olunca müşteriler temel ihtiyacı almak istediler ve ulaşılabilir olduğunu görünce içeride kalmaya devam etti. Sayıyı arttırabilmek adına çalışmalar yaptık. O dönemde herkesin satışı arttı.”

 

Pandeminin ardından, müşterilere, temel gıdaların sürekli bulunur olması ve onlara sundukları hizmeti sürdürülebilir kılmalarının, olumlu geri dönüşlerle, dolayısıyla kendilerini mutlu eden bir şekilde sonuçlandığını belirten Dinçer, “Rakamlar bize şunu gösterdi: Pandemiden sonraki dönemde sektörde baktığımız zaman ortalama 30 ila 35 civarında bir müşteri geri gidişi söz konusu. Çünkü pandemi sona ermişti. Ancak bizim için bu rakam yüzde 12 seviyelerinde kaldı. Pandemi sonrasında daha hızlı büyüme sürecine girdik.” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı